Ali Pazar sabahı saat 8.30’da uyandı. Cuma günü okuldan gelirken, bu hafta sonundan, önceki haftalardan eksik kalan derslerini tamamlamak ve önündeki hafta içindeki sınavlara hazırlanmak açısından çok iyi yararlanmaya karar vermişti. Bu sebeple Cuma akşam üstünü ve geceyi çok iyi geçirdi. Evde müzik dinledi,
TV seyretti ve geç saatte yattı.
Cumartesi günü de arkadaşlarıyla beraber oldu, evin içinde gezindi, zamanın nasıl akıp gittiğini fark etmedi. Ders çalışmadığı için zaman zaman biraz rahatsızlık duyduğu oldu, ancak içinden gelen bu huzursuzluğu: “Önümde koskoca bir Pazar var”, diyerek bastırdı.
Pazar sabahı Ali, ,işte bu şartlar altında 8.30 da uyandı. Önce güzel bir tatil kahvaltısı yaptı. Sonra gazeteleri okuyup ders çalışmaya karar verdi. Gazeteler bittiğinde 10.30 olmuştu. TV‘ deki sabah filmine bir göz atıp çalışma odasına geçti. Fakat film öyle güzel ve heyecanlıydı ki, önünde koskoca bir Pazar günü olduğunu düşünerek bu filmi izlemesinde bir sakınca olmadığına karar verdi.
Film bittiğinde saat 12.30’ tu ve hafta içi günlerde bu saatte yemek yemeğe alışmış olduğu için karnı acıktı. Annesinin özenle hazırladığı yemekleri yiyip, evdekilerle sohbet ettikten sonra çalışma odasına yöneldi. Fakat tam bu sırada TV den naklen yayın programı başlamış ve haftanın en önemli maçı ekrana gelmişti. Bu maçı seyretmek için insanların birbirlerini çiğneyip dünyanın parasını verdiklerini düşününce, ayağına kadar gelen bu maçı seyretmemenin büyük kayıp olacağını düşündü. Maç biter bitmez sıkı bir şekilde çalışmaya karar vererek, maçı izlemeye koyuldu.
Naklen yayın bitip, Ali’nin kafası haftanın spor olayları ile doluyken, annesi çayı hazırladığını duyurdu. Ali çayı içip derse geçmenin daha doğru olacağına karar verdi. Çay bittiğinde Ali’nin üzerine bir ağırlık çökmüştü. Haftanın yorgunluğu, maçın gerginliği ve çayla birlikte yenilenler Ali’yi gevşetmişti. Ali bu yorgunlukla “Nasıl olsa verimli çalışamam diye düşündü ve dinlendikten sonra çalışmaya başlamaya karar verdi.
Saat 18 sıralarında Ali içindeki huzursuzluğu gayret ederek uyandığında, çalışma masasına yönelirken televizyonda en sevdiği dizilerden birinin başladığını duydu. Derse bundan sonra başlamaya ve sadece 2 ders çalışmaya karar vererek TV’deki filmi seyretti. Film bittiğinde akşam yemeği saati gelmişti. Yemeği yedikten sonra ise onca yükün altına girmek için vakit çok geçti. Çünkü o zaman haftaya uykusuz ve yorgun başlayacaktı. Bu sebeple Ali kendi kendine şöyle dedi: “Bugün çalışamadım, ama söz yarın çalışacağım” ve yarı sıkıntılı, yarı huzurlu odasının yolunu tuttu. Ancak çalışmak için değil, uyumak için.
Şimdi size bir sorum var. Hikayemizde yer alan Ali’yi tanıyor musunuz?O Ali ben miyim acaba?
Hııııııııııııı…..
Ali den çoğumuzda bir parça var gibi. Sürekli sorumluluğunu erteleyip. Kendine bahaneler üreten hep sonra çalışırım diyen bir kişiysen. İşte o Ali sensindir.